Yine teneffüslerden birinde ben kızı gözlerken çift dikiş yanıma geldi. ‘’bunu mu seviyorsun lan’’ dedi ‘’yok lan güzel kız sadece’’ dedim. Kötü bir başlangıç yaptığımız için tam anlamıyla güvenmiyordum ibneye. Ayrıca utanıyordum, söylemiyordum ama anlıyordu.
İşler kötü gitmiyordu okulda konuşabileceğim birileri vardı ve babama para verebiliyordum. Tam idare ediyorum işleri derken sınıfa nöbetçi öğrenci girdi ve beni müdür yardımcısının çağırdığını söyledi. Odasına gittim. İki tane polis.. hassiktir demeye fırsatım olmadan babamı gördüm. Zaten görmemle suratıma tokadı yemem bir oldu. Parkta bir teyzenin çantasını aşırırken gören okuldan bi çocuk beni ispiyonlamış.. Uzaklaştırma aldım ve en ufak olayda okuldan atılacağımı söylediler bana. Reşit bile değildim fakat sicilime işlemişler. Götürdüler parmak izimi aldılar. Babam parayı geri ödedi ve eve götürdü. Kalbim patlayacak gibiydi eve gidince yiyeceğim dayaktan korkuyordum. Eve gittik babam eve girer girmez suratıma tokadı yapıştırdı ve küfrederek dövmeye başladı. Yerde yatıyordum babam bana hiç acımadan vuruyordu. Sonra birden vurmayı bıraktı. Kendi kendime düşündüm
- çok erken durdu?
- niye vurmayı kesti?
- bu kadar mıydı?
- bu ses ne?
Başımı kaldırdım babam kanepeye kıvrılmış, nefes almak için çabalıyordu. ‘’Baba!!!’’ diye bağırdım. Ağlıyor ve bağırıyordum “baba özür dilerim”, “ bir daha yapmayacağım baba”, “baba lütfen baba” 5 dakika içinde birileri geldi ve ambulansa telefon açtılar. Ambulans gelene kadar babamın nabzı çoktan durmuştu. Bense sade özür diliyordum..
Annem ben küçükken ölmüş. Suratını hayal-meyal hatırlıyordum. Sonradan bulduğum fotoğraflar olmasa şimdiye annemin suratını unutmuştum bile. Babamın annem öldükten sonra bu hale geldiğini biliyorum. Eskiden babam böyle değildi ama yine de o benim babamdı..
Hastanenin morguna götürdüler beni. Doktor bana baktı adımı sordu. Normalde gidip babam olduğunu doğrulamam gerekiyordu fakat doktor halimi görünce ‘’istemiyorsan girmene gerek yok’’ dedi. Ben orda ne yapacağımı bilmeden beklerken yanıma birisi geldi. Fotoğraflardan tanıdığım fakat kim olduğunu bilmediğim bir yüz. Dayımmış, annemin abisi.. İlk defa tanıştım onunla. Aldı beni evine götürdü. Hiç tanımadığım için baştan tanışmak zorunda kaldık evde. Adam suratsız bir tipti. Onunla aynı evde kalmak istemiyordum. Fakat başka çarem yoktu. Karısı bana çay koydu. Sonra kapı çaldı, iki tane kuzenim olduğunu öğrendim.
Hiç tanımadığım 4 kişinin evinde kalmak zorundaydım. Olmayan düzenim bir kere daha çökmüştü. Babamın evinde kalmak istediğimi söyledim ‘’olmaz’’ dedi dayım. Daha şoku atlatamadan tanımadığım bilmediğim insanların yanında kalacaktım. Kuzenlerim ikizdi. Biri kız biri erkek. Benimle aynı yaştalardı. Bunlar benimle konuşmaya çalıştılar fakat onlarda bende çekingen olduğumuz için konuşmadık. Akşam uyuyamadım sessiz sessiz ağlıyordum. Kuzenlerim uyuduktan sonra salona gittim. Dayım ve karısı oturmuş televizyon izliyorlardı. Yanlarına gittim, dayım elini omzuma attı ‘’babanı severdim iyi adamdı’’ dedi. Başka zaman olsa ‘’hassiktir ordan’’ derdim. Fakat o an istemsizce ağızımdan başka cümleler döküldü..
- peki annem?
Belki de ilk defa annemi birine soruyordum. Cevap veremedi. O an o suratsız herifin aslında kötü biri olmadığını düşündüm. Koskoca adam ağlıyordu. Bende ağlamaya başladım. Bir kaç saattir tanıdığım bir adamla karşılıklı alıyorduk. Bana sarıldı. Daha önce birisi bana bu kadar içtenlikle sarıldı mı hatırlamıyorum. O içtenlik duygusunun sebebini sonra daha iyi anlayacaktım..
İki hafta rapor aldım okula gitmedim evde yattım. O iki haftadan sonra okula giderken bana harçlık verdi. İnanılmaz mahcup olmuştum. Dilim tutuldu bir şey söyleyemedim. Dayımların oturduğu ev benim okuluma uzak olduğu için okulumu değiştirip kuzenlerimle aynı okula yazdıracağını söyledi. Babam öldükten sonra okul o kadarda sikimde değildi açıkcası. Okula gittim bizim çift dikiş ‘’ne oldu lan?’’ dedi. O geri zekâlının ‘’ne oldu lan?’’ demesi bile bir anda yıktı beni. Bozuntuya vermedim ‘’yok bir şey’’ dedim. Kaybedecek bir şeyim yokmuş gibi hissediyordum. Rezil olursam olayım çokta sikimde tavrına girmiştim. Çift dikişle beraber kantine indik. İnerken kızın yanında 2. sınıftaki çocuğu gördüm. Çocuk sırıtıyordu. Çok mutlu olduğu belliydi her halinden. Çocuğa bulaşmak istiyordum. Ben mutsuzken o nasıl mutlu olabilirdi. Kimsenin mutlu olmasını istemiyordum. Çocuğa bulaşırsam dayak yiyeceğimi biliyordum. Çocuk benim iki katım, hayvan gibi bişeydi. Geçerken çocuğa omuz attım. Çocuk beni sikine bile takmadı ‘’pardon’’ dedi gitti kızla beraber. Bilerek omuz attığımı bile anlamadı. Çift dikişin yanımda olmasından birazda gaz almıştım ‘’sonra şu çocuğu dövelim’’ dedim. Çift dikiş ‘’tamam hallederiz’’ dedi. Kızın görebileceği bir yerde çocuğu dövecek şekilde plan yaptık. Çıkışta bu çocuğa daha sert bir şekilde omuz attım. Çift dikiş benim yanımdaydı. Omuz attıktan sonra ‘’napıyosun lan’’ diye bağırdım ve çocuğu ittim. Çocuk da beni itti. Çift dikiş tam girecek, çocuğun arkadaşları geldi hemen yanımıza. Yine olmamıştı.. Çift dikişle beraber dayak yedik oracıkta. Kızın önünde bizi evire çevire dövdüler.
Her zamanki gibi hiç bir kavgayı kazanamamış, suratı şiş ve ezik biri olarak eve gittim. ‘’Bu ne hal!’’ diyerek bana bağırdı dayım. Anasını satayım benim için birinin endişelenmesi hoşuma mı gitsin yoksa tanımadığım bi heriften azar işittiğim için zoruma mı gitsin karar veremedim.
Ertesi gün okula gidiyorum diye yine suratsız bi şekilde evden çıktım. Daha kuzenlerimle doğru dürüst muhabbet bile etmemiştim. Okula yürürken kızın o çocukla okula gittiğini gördüm. Önümden yürüyorlardı hiç karşılaşmamak için yolumu değiştirdim. Başka bir yoldan gitmeye karar verdim. Yolumu çok uzatmıştım fakat onlarla karşılaşmayı hiç istemiyordum. Gittiğim yolu biliyordum fakat uzun zamandır o yola adım atmamıştım. Yürürken birden eskiden gittiğim anaokulu gördüm. Anaokulunun burada olduğunu unutmuştum. Hatırladığımda gözlerim dolmuştu. Çünkü o zamanlar babam beni ana okuluna kendi elleriyle bırakıyordu, çünkü o zaman babam bana iyi davranıyordu..
Dışarda oynayan çocukları gördüm. Ders veren benim ana sınıfı hocamdı. İsmini hatırlamıyordum fakat yüzünü unutmamıştım. Çok yaşlanmıştı, gözlerim doldu.. O yol evimizde yakındı. Okula gitmekten vazgeçtim eve gittim. Evin kapısına zincir vurmuşlardı. Zinciri inşaat demiriyle kırmam zor olmadı. En son dayımlara giderken eşya almak için gitmiştim. İçeri girdim, her şey eskisi gibiydi. Evde 2 saat öylece oturdum, yer yatağımda uyudum. Çıkarken de ben daha bebekken çekilmiş bi fotoğrafı buldum ve onu yanıma aldım. Dayımların evine döndüm sanki okula gitmişim gibi. Eve geldiğimde kuzenlerim çoktan gelmiş dayımlar oturmuş konuşuyorlardı mutfakta. Kuzenim mecnun biz dışarı çıkıcaz sende gel dedi. ‘’yok sağol’’ dedim. Israr ettiler, dayımda ısrar edince tamam demek zorunda kaldım. Üstümü değiştirmeye odaya giderken arkamdan dayım geldi. Hep giydiğim kıyafeti gördü elime para sıkıştırdı ‘’kıyafet falanda al kendine’’ dedi. Bu adamın bu tavırlarını o zaman anlamıyordum. Keşke hiç anlamasaydım.. Adamın tavırlarına uyuz oluyordum. Zaten parçalanmış gururumun iyice içine sıçmaya çalışıyordu sanki. Babamın bana kıyafet almadığını, param olmadığını ve babamın öldüğünü yüzüme vuruyordu sanki. Ne zaman iyi niyetli yaklaşsa sanki küfür ediyormuş gibi hissediyordum. Neyse bunlarla çıktık. Kahve falan içtik, kıyafet seçmemde yardımcı oldular. İyi mi hissetmeliyim yoksa kötü mü bilmiyordum. Bana iyi davranıyorlar fakat babam ölmeden önce bu insanlar neredeydi? Bana acıdıkları için iyi davrandıklarını anlıyordum ama hoşuma gidiyordu yine de.
Devamı bir sonraki hafta..